22 Ekim 2012 Pazartesi

sagu #2

kitabın daha ilk sayfalarıydı, her şeyden sıkıldığım gibi okumaktan da sıkılmaya başlamıştım.işsizdim ve yağmur yağıyordu. neden şuan bu kitabı okumaya çalıştığımı düşündüm daha sonra en son ne düşündüğümü  düşünmeye başladım.cebimdeki parayla özgürlüğüm ters orantılıydı.cebimdeki son parayla bir litrelik altıntepe şarabı aldım ve sonsuz özgürlüğe ulaştım. neyi düşündüğümü düşünürken şarabı açtım ve içmeye başladım.mantar eziyeti yoktu, çevirmeli.zaten ucuz şaraba niye mantar koyarlar anlamıyorum.hedef kitleni uğraştırırsan plastik mataralı şaraplara yönelirler. semt pazarında haftanın 6 günü takılan semt şarapçılarının tercihi galonluk şaraplara alışkın değilseniz beyninizdeki fillere afrodizyak etkisi yaptırabilir.eskiden çubuk şarabı vardı.ne çevirmeli ne mantarlı tıpalıydı. cuma geceleri mahallede lisenin arka duvarında ceplerdeki bozuklukları birleştirerek iki şise alırdık.şimdi arasanda bulunmuyor ne çubuk şarabı ne de çulsuzken selam verecek dostları.

Hiç yorum yok: