26 Ekim 2012 Cuma

Barcelona Regal-Beşiktaş: ''Neden Olmasın?''

basketbolun az çok içinde olan bir insan bu akşamki maçtan alacağımız galibiyetin çok ekstra olacağının bilincide geçmiştir muhtemelen televizyonun başına.ben de izlemeden önce yenilsek bile oyunun içinde kalalım,barça maçı son dakikaya kadar koparamasın diye niyetlenerek izlemeye koyuldum.sonra da 'ya olursa' umudumu canlı tutmasını bekledim takımımın.ismail şenol da aynı duyguları yaşamış olacak ki her barçaya yaklaşımızda neden olmasınlar dilinden düşmedi.ismail şenol'un maç anlatımını da her türlü murat kosova'ya tercih ederim onu da belirteyim.
maça dönersek eğer;dediğim gibi bu maç bizim yürolig maceramızda yenildiğimiz için üzülmemizi gerektiren bir maç değildi hatta maçın tamamına yakınında oyunun içinde kalan takımımız geleceğe yeteri kadar umutla bakmamızı sağladı da denebilir.vidmarla rotasyonlu oynayan falker için maç başlamadan önce bayramın da verdiği gazla bir dua etmiştim,bu gece bu çocukları faul problemine sokma önümüzdeki tüm tbl maçlarında ilk periyotta beşer faulle atılsalar bile ses etmem allaaam dedim ama duamız kabul olmadı.olmayınca da markota destekli içeri gömülerek sergilediğimiz pota altı savunmasıyla,falker merkezli aşırı bol yardımlaşmalı alan savunmamız sekteye uğradı.üstüne rakibimizin kendi yarattığı bu madeni bir sierra leone elmas ocağına dönüştürecek kalibrede oyuncularla donatılmış olması da eklenince maçı kaybetmiş olduk.üstelik juan carlos navarro'dan hiç yara almadan tamamlamışken mücadeleyi(sıfır sayı,bir asist).gerçi beşiktaş'ın bu seneki oyun planında dış oyuncu savunmasından yana pek sıkıntı çekmediğini görebiliriz ki barça deplasmanında barçadan 9 da 1 üçlük isabetiyle sadece üç sayı yemek savunma başarısıdır.bu başarıyı bi nebze navarro'nun ilk beş başlamadığı için bence koç pasqual'e birazcık küskün şekilde oynamasına borçlu olabiliriz ama muratcan'ın etkili savunmasının onun oyuna küsmesini hızlandırdığını da söylemek mümkün.zaten bu sene kolları kolay uzayan,savunmada yardımlaşmayı seven,ribaundları toplamaya yardımcı kısalara sahip olduğumuz için işin canı koca adamların savunmasına göre şekillenecek gibi.bugunde o savunmadaki yaralarımız olayı buraya getirdi,rakibin uzunlarından aldığı verime şöyle bir bakarsak;
ante tomic(4/7 boyalı alan isabeti,11 sayı)
erazem lorbek(3/5 boyalı alan isabeti,6 sayı)
nate jawai(6/8 boyalı alan isabeti,14 sayı)
buna forvetleri pete mickeal'in 11 sayısı(4/7 isabetle boyalı alandan üretti bu sayıları) da eklenince bizim uzunlarımızın oyunda verimli şekilde kalmasının ne kadar önem arz ettiği ortaya çıkmakta sanırım.falker'ın skor üretim beklentisiyle alınmadığı,vidmar'ın da daha çok kendisi için hazırlanan oyunları bitirmeye yönelik bir hücum gücü olduğunu düşündüğümüzde dış oyuncuların üretkenliğine,3 ve 4 numaraların hareketli oyunlarından gelecek sayılara ve üç oyun kurucumuzun yaratacağı elit basketbol aklına ihtiyacımız her maç olduğundan daha da fazlaydı bu maçta.jerrels'ın 18 sayılık performansına en az bir oyuncumuzun benzer bir skor katkısıyla eşlik etmesi gerekiyordu ki bu da gerçekleşmedi.
dasiç hala takımdaki tabata sendromunu üstünden atmış değil.bugun de yine çok şey yapmak isteyip dişe dokunur bişey yapamadı.sorumluluklarının bi an önce netleştirilmesi lazım koç tarafından.dasiç'ten verim alınamayınca da cristhopher'ın jerrells'a ortak çıkması zaruri bir durum olmuştu ama o da bu gece vasat kalınca ve her yakaladık dediğimiz anda yaptığımız top kayıplarıyla birleşen boş hücumlar yüzünden barselonadan elimiz boş döndük ama umutsuz dönmedik.her ne kadar pota altımız belli zamanlarda bir elmas madenine dönüşmüş olsa da takımı bu gece maçta tutan faktör savunmada gösterilen dirençten başkası değildi(hücümdaki verimsizliğimize tekrar tekrar dönmeye gerek yok heralde).anlaşılan o ki beşiktaşımız yürolig seviyesinde izlediğimiz savunma standartlarını iyi kötü tutturmuş ve bunu brose baskets'e de barça'ya da uygulayabilir durumda.brose maçını savunmayla kazanabilirken(o gün ayrıca dış şut yüzdemizde gayet iyiydi) barça deplasmanında salt savunma direnciyle maç almayı beklemek iyimserliğin de ötesinde bir beklenti olurdu.herşeye rağmen istanbuldaki rövanşta taraftarın da kafadan 10-15 sayılık bir skor katkısı olacağını varsayarsak bu sefer daha inançlı bir 'neden olmasın' çıkarabiliyorum içimden.bekliyoruz seni barselona.ha unutmadan;


Hiç yorum yok: