25 Ağustos 2012 Cumartesi

Behzat Ç;bir tükürdüğünü yalama polisiyesi

behzat amirimle tanışma hikayemi anlatayım bugun de sizlere.bi blogumuz var ya rahatça işeyip sıçtığımız illa ki milyonlara sesleniyomuşuzçasına artistlik yapmak lazım.hazırsınız dimi ey muhterem milyonlar başlıyorum.
biz üniversitedeyken,buraya ayrı parantez açmak istiyorum,biz üniversiteyken çok çılgındık,öyle böyle değildik yani şimdi burda anlatamam,en çok içkiyi biz içtik en çok ortamı biz yaptık en çok makarnayı biz yedik en çok sırayla otuzbiri biz çektik,en çok otostop macerasını biz yaşadık,en çok siyaset-karı-kız-maklube-ülkü ocağı-devrim türküleri zincirlemesini biz yaptık,hocalar en çok bize taktı,en çok bizdik lan işte yormayın beni anlayın amunike.(şimdiyi sormayın,sigortalı bi işte çalışıyoruz işte allaha şükür)
neyse konuyu sulandırmak istemem sevgili okurlarım,bu çılgın her günü hareket dolu üniversite günlerimizden birindeyiz yine,niyeyse o akşamı sakin geçirmeye niyetlenmişiz,artık otumuz mu bitti,felsefeden arkadaşların işi çıktı da mı gelmediler,konservatuardan nejlaların başka barda performansı vardı da mı gelmemişti hatırlamıyorum ama o gün mal gibi televizyonun başında toplanmıştık üç dört erkek onu hatırlıyorum.denk gelmiş işte kader yoksa biz çok çılgındık olm üniversitede bi anlatmaya başlasam inanmazsınız da şimdi konumuz o değil.
neticede alışkın değilim tabi böyle sap muhabbetlerine,ulan diyorum nerde bizim fen edebiyattaki elemanlar,olsalar da şarabımızı içsek,bi yandan da koysak oraya bi taş plak(aşağıya koydum arşivimdeki taş plaklardan bi örnek ki hayal edesiniz bizim o yıllardaki müthiş bohem yaşam tarzımızı) dinlesek diyee diyee düşünürken sinirlendim tabi,o sırada aklıma gidip bi çay koymak geldi sakinleşirim en azından falan dedim ama geldiğimde gördüğüm manzara hayatımı derinden sarsacaktı kim bilebilirdi ki?

çaydan sonra geldim oturdum,bizim 37 ekran televizyonda açmışlar behzat ç isminde dizi mi film mi olduğunu anlayamadığım garip bişey izliyolar.dedim bu nedir,biri de çıkıp dememiş mi 'behzat ç' ne oluyo,behzatı anladık da behzat ç ne amuğa going diyerekten içimde bir yangın körüklendi,millet dizinin ikinci bölümünü(ikinci bölümü olduğunu yıllaar yıllar sonra öğreneceğim) anlamaya çalışırken ben uzandım kanepeye içimden 'behzat ç' diye sayıklayıp duruyorum.böyle behzatı hafif ve yutarmış gibi bi vurguda,ç'sini tükürürcesine hızlı ve osururcasına öfkeli söylediğinizi düşünün tam öyle sayıklıyorum işte.beş oldu on oldu yirmi oldu ben de transa geçtim yitirdim kendimi ve içimden değil dışımdan tekrarlamaya başladım behzatı ve ç'yi.evdeki genç arkadaşlar da haliyle bu duruma öfkelendiler ve içlerinden siktirtme behzatını da ç'sini de sus da izleyelim diyerek fevri çıkışlar yapanlar da oldu,tabi bu münferit olayları tüm ev halkına mal etmedim ama o gün benim için behzat bitmişti.öyle dizi mi olurdu allasen,zaten böyle saçma isimli bi diziyi de çok kalmaz izlenmediği için kaldırırlar diye düşünmüştüm ve behzat ç'yi kalbime gömmüştüm.
sonrası ise tahminlerim dışında gelişti,o gün evde o diziyi koruyup bana küfürler yağdıran erkek insan topluluğunun da dahil olduğu izleyici kitlesiyle bu gereksiz isme sahip manasız dizi yayında kaldı ve her hafta abi behzatı izliyo musun çok manyak dizi yaaee lafları kulağıma katlanarak gelmeye başladı.
çok direndim saygıdeğer okurlarım,baştan tepkimi koymuştum bi kere bu diziye,taşağını yaptığım şey isterse türkiyenin bir numaralı gündemi haline gelsin yine de dönüp bakmam demiştim.tükürdüğümü yalamam demiştim.ne var lan altı üstü bi dizi demiştim be aslan okurlarım.
gün günü,gece geceyi takip etti biz de üniversiteyi ve o çılgınlıklarımızı bitirdik(çok çılgındık ama biz okurken söylemiş miydim?).
okul bitince tabi insan bi boşluğa düşüyo,vay be biz neymişiz ne günler geçirmişiz demeye kalmadan baba ocağına gelip akşam yemeğinden sonra ailecek çay içilen,meyveler soyulup kanepede horlama nöbetlerine dalınan bir hayata geçiş yapılabiliyo.oluyo böyle şeyler.tükürdüğünü de yalayabiliyo insan o da oluyo bazen.zaten hep derim önyargı iyi değildir,düşünmeden yargılamak en fenasıdır diye ama dinletemem kendime.ulan patlıcam şimdi,yazarken sıkıldım anasını satayım,işte kıyısından köşesinden ağır ağır bakayım bişey olmaz diye ikinci sezonda başladık izlemeye bu diziyi,yarım yamalak anladık anlamaya çalıştık derken sezon da bitti(böyle bitti diyip kestirip atıyorum ama benim ağzıma hiç böyle sıçılmamıştı ondan eminim).sonra yazın o sıcak ve koltukaltı teri kokan gecelerinde ilk sezonu izleyeyim istedim,az önce de 30.bölüm bitti,aklımda behzat amirimle ilgili bişeyler yazmak hiç yokken bu bölüm beni buraya getirdi ve sonuç bu oldu(herkesin o dilden dile anlattığı sezon finalini bitirince nolur bilmiyorum).
diyeceğim odur ki iyi ki sıçtın ağzıma amirim,seninle taşak geçenlerin de taşakları büzüşsün işallah üç vakte kadar.büzüşsün ki mutsuz olsunlar,onlar senle mutsuzluğa da var merak etme..
çoraplara bakma,yapma bunu

''Behzat: Hee, ne güzel söyledin. Saplantılıyım ben. Benden bir bok olmaz, biz seninle hep kavga ederiz, mutsuz oluruz biz seninle.
Savcı Esra: Mutsuz olalım, ne var! Biz de mutsuz oluruz. Ben seninle mutsuzluğa da varım.''

Hiç yorum yok: