16 Kasım 2012 Cuma

Partizan-Beşiktaş

yürolig grubumuzdaki takımlar belirlendiğinde kafamda yenilebiliriz diye kurduğum tüm maçları kaybetti beşiktaş.barça ve partizan deplasmanlarıydı bu kayıp olarak tahtaya yazdığım mücadeleler.rytas deplasmanında da yalan yok evsahibini daha avantajlı görüyordum ki takımım beni güzelce göt etmesini bildi ve kazandı.fakat bu hafta aynı tatlı göt oluş hissini yaşayamadım.yine de maç içinde rakibi devamlı yakalamaya yaklaştığımız ama sürekli de elimizden kaçırdığımız bir basketbol mücadelesi yaşadık.hal böyleyken iki üç kritik hatayla kaybetmiş olmak ve 16 sayılık ilk maç avantajını kaptırmayıp ikili averajda partizanı altımızda tutmak top 16 iddiamız açısından geceyi karlı bitirmemize neden oldu.
gece herşeye rağmen karlı bitti dedik ama göze batan eksiklerimizi de pollyanna olup görmezlikten gelmek biraz zor oldu bu akşam.hepsinden önce takımda hala voltran oluşmuş değil.voltrandan kastım kemik bir hücum üçlüsü,devamlı güven duyacağınız bir athos porthos aramis silahşör üçlüsünün yaratılamamış olması.avrupada oynadığımız bütün maçlarda ve ligdeki karşılaşmalarda elimizde her maça aynı skor gücünü yansıtacağını bildiğimiz ve şimdiye kadar yansıtan tek bir oyuncuya sahibiz;o da curtis jerrells.d'artagnan'ımız saha kenarında tüm ihtişamıyla takımını bir seviye yukarı çıkarmanın mücadelesini yapıyor ama parkede henüz henüz o silahşörler tam oturamadı.vaziyet böyle olunca bizim maçlarımız da jerrells'a eklediğimiz yancıların performansına endeksli halde seyreder oldu.rytas maçında bu maçta olduğu gibi markota o yancı rolünü üstlendi ama rytas maçı kazanılırken bu maç kaybedildi.nedeni ise oldukça basit.iki kişinin nesi var üç kişinin sesi var.rytas maçında cevher ve dasiçle gelen 4 numara katkısı ve tutkunun falkerla yarattığı oyunlara eklediğimiz savunma performansı maçı almıştı.jerrells-markota ikilisi ise bugun hucumda neredeyse sıfır destekle oynadılar.muratcan ilk yarıda takımı iteleyip oyunda tuttu,ikinci yarı birazcık dasiç o görevi üstlenir gibi oldu dedik o da lulic'le yaşadığı atışmanın ardından hem maçı hem kendini bitirdi.aslında dasiçten önce ben 3.silahşör olabilirim dedidiğini duyar gibi olduğumuz bir christopher vardı ama ona da ilk partizan maçından sonra ne oldu bilen yok.
d'artagnan dertli
güvendiğimiz bu dağlara kar yağınca takımın hücumunu şekillendiren oyuncu sayımız çok kısıtlandı ve pionirden mağlup ayrıldık.ayrıldık ama bi an önce d'artagnan'ın christopher ya da dasiç'e kendi rollerini hatırlatması gerek.hatta serhat çetin'e.kendisi benim geçen seneki başarıda(bir bjk basket yazısı yok ki geçen senenin adı anılmasın) aslan payı verdiğim bir isimdi.ama bu sene ya geçen seneki takım arkadaşlarını özlediğinden ya da hawkinsi aldın dudley'i aldın beni niye almadın diye ergin atamana tavır koyduğundan bi türlü kendine gelemedi.son periyotta kritik bir üçlük soktu şimdi kendine gelecek heralde dedikten sonra bir top kaybı bir faulle kendine gelmek yerine benche geldi.eğer bu takım jerrells'a yancı değil ortak bulacaksa serhat'ın christopher'ın ve dasiç'in bir an önce toparlanmaları şart.peki beşiktaş bu kadar kötü gününde olan oyuncu topluluğuna rağmen nasıl oyunda kaldı? muratcan ve vidmar sağolsun devamlı umut pompaladılar takıma ve bize.muratcan ilk yarı vidmar da 3.çeyrekte kritik eşik olan 5 sayılık farkı kapattığımız dakikaların baş mimarıydılar.

özellikle muratcan ilk yarı topu taşıma yükünü jerrells'tan aldı ve onun skorunun patladığı anlara tanıklık ettik.takımda görünen temel sorun olan 'ver jerrells'a ya o hücumu bitirsin ya da onun penetresiyle beraber kanatlara açılan şutörlerimize boş üçlük pozisyonu yaratılsın' hücum prensibine çeşitlilik kattı ve fark yarattı.tabi ki herşey anlattığım kadar basit değil ama ana hucum felsefemiz kabaca böyle tasvir edilebilir.muratcan da tam burda devreye girdi ve hem vidmarı besledi,hem de dolaylı yoldan jerrells'ı.bu hücum kısırlığını gidermemize yardımcı olan bir diğer isim tutku idi ama ondan bu akşam yararlanamadık.vidmar ise öyle bir 3.çeyrek oynadı ki o şanssız 3.faulü almasa büyük ihtimalle o çeyreği artı dörtlük bir sayı farkıyla kapatacaktık.savunmada boyalı alanı çok güzel doldururken hücumda da set tempomuzu yukarıya çekmeyi başarmıştı.gel gelelim ki her güzelin bir kusuru varken onun da bugun iki kusuru birden hortladı.hem faullerde bir baby shaq sendromu yaşadı hem de en verimli oynadığı zamanlarda 3.faulünü alıp kenara geldi.maçta o kenara geldikten sonra koptu bana kalırsa.falker da erken faulle kenarda oturunca savunmamızın temel iki direği çökmüş oldu.vidmarın boşluğunu dasiç ve markotayla kapatmaya çalışan erman kunter yanlış tercih yaptığını dasiç üzerinden yediğimiz sayılar sonrasında anlamıştır sanırım.dasiç yerine barış hersek hamlesi daha bir direnç katabilirdi diye düşünüyorum ama d'artagnan'ın düşüncesi başka olmuştur kesin diyip susuyorum.
netice itibariyle korkunç faul yüzdemize eşlik eden savunma dengesizliklerimiz maçı aldı gencecik partizana verdi.bize de güzel dersler çıkardığımız(çıkardığımızı umuyorum) bir maç yaşattı.dilerim önümüzdeki mücadelelerde athos ve portos'umuz aramis'ine kavuşur.kavuşacaktır ben inanıyorum.

Hiç yorum yok: