29 Eylül 2012 Cumartesi

Ütopyalar güzelmiş

bu kadın hakkında yazacak çok şeyim birikti.bu şarkı ufak bi girizgah olsun sadece..

24 Eylül 2012 Pazartesi

Duygularıma esir oluyorum seni görünce

10 nisan 2009;


22 eylül 2012;



son kurşun;


Ender is my girl

Ender Arslan..en sevdiğim basketçilerin başında gelir kendisi bilen bilir(kim bilecek lan götoş,kendin çalıyon kendin oynuyon zaten burda).endercim bu seneki eurobasket 2013 elemelerinde kerem gönlüm'le birlikte takımın akıl(!) ve liderlik(!) kısımlarından sorumlu iki kişiden biriydi.yıllardır takip eder ayıla bayıla da izlerim enderi.tutku açık'ın,barış ermiş'in,engin atsür'ün top koşturduğu(top sektirdiği olcak doğrusu) bi ligde kendisinin yıllardır kalburüstü(overrated diyelim hadi öyle daha şekil oluyo dimi) görülüp kaymağı bol takımlarda oynamasına hiç akıl sır erdiremezdim.ne şutu güven verir,ne güçlüdür,ne driplingle sayı alır,ne asistleriyle takımı yönlendirir ne de gençlerbirliğini(videoya tık çek) yönetebilir.hiçbirini yapamaz.
şimdiye kadar ses etmediğim bu duruma,hatta eurobasket 2013 elemeleri boyunca da ses etmedim ama artık yumurta göte dayandı ya da bıçak kemiğe dayandı tutamaz oldum ender arslanı içimde.gençlerimizi emanet ettiğimiz,topun can yaktığı zamanlarda kurtar bizi diye yanına atladığımız adam napmış elemeler boyunca bi açıp bakayım istedim.
gördüğüm  ve sizin de üstte gördüğünüz tablonun da açıkça ortaya koyduğu gibi ender yine takımının saha içindeki lideri hatta komutanı durumda.kötü bi şaka oldu farkındayım.uzatmak da pek gereksiz aslında bu konuyu,bitirişi de basketteki en sevdiğim klişeyle yapayım;bi takım oyun kurucusu kadar oynar,oyun kurucusu standartsa standart,iyiyse iyi,kötüyse kötü,ender arslansa yakar top milli takımı gibi oynar.diyeceksiniz adam maç başı 20 dk ortalamayla oynamış,takımdaki rol oyunlarından bir tanesi de bu, daha ne yapsın? ama rol oyuncuları rol oyuncusu gibi oynar.liderler de lider gibi.sen rol oyuncusu olup da liderlik yapmaya kalkarsan o zaman yakar topa döner iş.diyeceğim odur ki ender tam arada kalmış bir oyuncudur,küçükken tasolarla büyüyüp,ergenliğini fifa 2004le geçiren jenerasyon gibi ne sokağa ne de teknolojiye ait olamadan büyümüşçesine parkede devamlı telaş halinde bişeyleri yakalamaya çalışırken ilerlemiştir kariyeri.kendisine tavsiyem ya doğuş balbay'ın yolunda gitmesi(tamam fiziken çok farklılar ama aldıkları süreler birbirine çok yakın,oynadıkları pozisyonla ana görevleri aynı fakat efektif katkı konusuna gelince akan sular duruyo işte,hepimiz doğuş'un takım ve seyirci üstünde nasıl eyjafjallajökull yanardağı etkisi yaptığını canlı gözlerle gördük)
ya da kendinde hala o cevheri görüyosa bi emir preldziç olması.hiç bişey olamıyosa bir tutku açık olsa bence daha yararlı olur.




böylelikle yıllardır çözemediğim ender arslan-milli takım ilişkisini birazcık da olsa dillendirmeye çalıştım.ender gibi,hatta daha nitelikli ve fırsat kollayan yeni guardlarımızın olduğunu anlatmak istedim.hele ki gençleştirme yapıyoruz denilen şu yaz zamanında oynayamazlar mıydı,oynasalar sonuç ne olurdu hep sordum kendime.mesela bir barış ermiş'in ne eksiği var saha ve kağıt üzerinde enderden.'takımın abisi o' diyenler içinse,kerem gönlümün abiliği etrafında kurulmuş,barış ermiş-doğuş balbay-tutku açık guard rotasyonuna sahip bir milli takımın en azından içerideki italya maçını kaybetmeyeciğini söylebilirdim gönül rahatlığıyla ama artık ağzımızı açma hakkımız yok.ender arslan'a 2013te başarı dileme hakkımız var bi tek.yaktığın topların ender de olsa potanın içini bulması dileğiyle canım abicim(en meşhur örneği ise altımızda);

18 Eylül 2012 Salı

sagu

fazla konuşmaz sadece yapılan yorumlara gülerdi. kırmızı lark paketinden bir dal alır yine kırmızı bir liralık tek dolumluk çakmağı ile sigarasını yakardı.sevgilisinin ona hediye ettiği malum marka çakmağı kullanmazdı. "sigaranın tadını bozuyor" derdi. içince konuşan tiplerden değildi zaten az konuşurdu içtikçe öz konuşmaya başlardı.birisi derdini anlatmaya kalksa " haklısın abi ama bir de onun açısından bak" derdi, empatiyi severdi. dürüsttü, düzdü. birasının kapağını çakmağın kıçıyla açar tek fırt alır sonra yine aynı çakmakla sigarasını yakardı. kırmızı paketi ve çakmağı ile yakaladığı uyumu bozmak istemezcesine ne çakmağını ne de boğaz sikerten sigarasını değiştirdi.dürüsttü, düzdü. aldatmak ona göre değildi.hayattan bir şey beklemeden yaşardı. sigarasını yakar en son neyi düşündüğünü düşünmeye başlardı.

8 Eylül 2012 Cumartesi

Tesbihe gittim gelicem

milli maç arasını ben de fırsat bilip kendimi hayatın tesbih yapıldığı memleketlere attım.bi hafta yokum,zaten beşiktaş da yok,o tekrar sahneye çıkınca biz de kıpırdanırız..

5 Eylül 2012 Çarşamba

mekanın cennet olsun

ölmek ne garip şey... daha bugün necati ateş'e 2 numaralı  formasının giydirilmesi haberini, facebook sayfasında ölüm haberlerinin yayılmasından yaklaşık yarım saat önce geyiğe sarmış.hayat ne garip garantisiz, plansız. dağ gibi genç bir sporcu bir anda göçüp gidiyor. son yıllarda bu kadar çok futbolcunun ölmesi sadece vadesi gelmekle mi açıklanacak.endüstriyel futbol bu mu ola.insan vücudu endüstrileştirilemiyor.

4 Eylül 2012 Salı

Bu sabah bir umut var içimde

Bu sene türkiye futbol alemindeki genel geçer inanç beşiktaştan bi yol olmaz yönünde olduğu için midir,yoksa gs de fb de eski küstah,paralı ve burnu havada görüntüsüne kavuştuğu için midir bilmem acayip şekilde inandım bu yıl ki çocuklara.zaten herkesin tü kaka dediği ve yenildiğimiz zamanlarda daha bi sahiplenirdim beşiktaşı ama bu sene sahiplenme duygum daha da arttı.bi garip enerji,bi garip umut var içimde.sadece bende böyle oluyo sanarken bugun bu videoyu gördüm ve sezonun geri kalanının çok şenlikli geçeceğini anladım.baksanıza her bir taraftardaki tutkuya,sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar derken gerçekten aşık oldukları ne kadar da belli..
ekşibeşiktaşta da aynı post var ve altındaki bir yorumu kesip biçmeden direk kopyalıyorum buraya,çünkü üstüne denilecek söz bırakmamış;binlerce adamın birbirine sarılıp ''sevemez kimse seni, 'benim' sevdiğim kadar'' demesi kadar güzel bir şey var mı şu amına koyduğumun dünyasında?
harbiden de var mı,ben düşündüm bulamadım..

 son bi sözüm de basket takımı için,özellikle bugun anlaşıldığı haberi duyurulan vlademir dasic transferiyle kaşla göz arasında yine sağlam bi kadro kurulduğunu belirteyim.dasic'in sezon ilerledikçe taraftarın gözünde 'bu adamı satan anasını bacısını da satar,parası neyse verin de tutun şu herifi takımda' pozisyonuna yükseleceğini şimdiden söyleyeyim.daha önce dediğim gibi in erman kunter we trust!

tarihte bugün

4 EYLÜL 2009


futbol asla sadece futbol değil işte

3 Eylül 2012 Pazartesi

iz bırakanlar unutulmaz


tarih 5 mart 2003 idi . o gün bir hafta içindeki üçüncü maçına çıkmıştı. önce uefa kupası rövanş maçında slavia prag'a (4-2) , pazar günü ise 100. yılın kutlandığı göztepe maçında gollerini atmıştı (7-3).
yorgun kartal o gün gençlerbirliği ile türkiye kupası çeyrek final maçına çıkmıştı.yağmurlu bir gündü ama üstünde çubuklusu yerine çamur, kan ve gözyaşıyla ıslattığı asil beyaz forma vardı.
2 - 0 mağlup  başladığı ikinci yarıda santrayla beraber gençler kalecisi gökhan'a atılan geri pasa attığı depar akabinde sağ çaprazdan dar açıdan yakın direğe plasesi ile hem ilk golunu hemde sahadaki 21 kişiye "adam olun lan" mesajını atmıştı.
oyuna giren king nouma'nın  yorumcu ömer üründül ile birlikte ağır sıçmaya başladığı maçta 78. dakika'da pascal'ın çevirdiği, elsaka'nın himayesine giren topu "kardeş bi dakka" diyerek alır ve uzak direğe plase olarak yollar.
gençler barcelonavari safi pas olarak 79.dakika'da 3. golünü atar. önce ahmet yıldırım daha sonra pascal ve thomas 'ın kart yarışı sonucu sahada 19 kişi kalmıştı.
kaan dobra'nın havadan gelen pasına önce şut niyeti ile yaklaşır ama kontrol eder ve "oynayacağınız topun ..."     diyerek füzesini gençler kalesine gönderir. uzayan maçı altın golle veysel cihan bitirir ve gençlerbirliğini üst tura çıkarmıştı.
bu maçla birlikte beşiktaş tarihine efsane olarak girmeyi tescillemişti ilhan mansız. hırsı, kazanma arzusunu, beşiktaş sevgisinin ne olduğu göstermişti.senden sonra hiçbir futbolcu samimi gelmedi bana. hepsi çok seviyordu hepsi mücadeleciydi hepsi kazanmayı istiyordu ama ben mi göremiyordum acaba. kitabı yazılası bu maç seni tasvir edebilmek güç olduğu için yazılamadı.