'' ah beyim yapma dur bir kızım var benim aslında doğmadı henüz ama kalbimi emer beyim dur biraz nerde benim düş payım gönlüme geçmez liran biraz izin ver unutayım''
mizah,rakiple alay etme,rakibi kızdırma,taraftarlik,taraf olma ve ezeli rekabetin tarafları olma bu seviyeye geldiyse ben en iyisi kendime güzelinden bi sığınak bakmaya gideyim.
adettendir:vitaminden beşiktaşlıyım
Dücane Cündioğlu-felsefe ve sinema kitabından alıntıdır;
''sonuç itibariyle sıfatı insan olan varlık,hakikati iki şekilde düşlemliyor,niteliksel ve niceliksel olarak.fizikçilerin dayanağı doğa,matematikçilerin ise zihin.buna mukabil siyasilerin dayanağı güç,tüccarlarınsa para.filozofların dayanağı us,sanatçıların esin.
biçarelere gelince,hani şu haklarında en çok konuşulup da en az anlaşılanlara,yoksullara,baldırı çıplak dervişlere,nur yüzlü delilere,tenhada kalmış şairlere,hakikat ateşini iki elleriyle avuçlayan abdallara...onların dayanağı ise sadece tanrı.
bir tanrı..''
şampiyonluklardaki emeğine kimse bişey diyemez geyiğinden ziyade beşiktaştaki hizmetlerine kimse saygısızlık edemez demek daha doğru olur bu adam için.bizden kopuş aşaması ve sonrası ise tamamen kişinin eleştirel bakış açısıyla alakalı.tamam ben de bizde kalsın diye çok dualar ettim ama senin benim gibi kara talihi ak mazisi için sevmiyor bu insanlar bizim canımızın içi takımımızı.o yüzden 'çocuklarımın okul taksidini ödemek için' deyip daha çok para vereni sevebiliyorlar.Hawkins'in ise saygıyı hakettiği noktası da tam burda başlıyor zaten.parasını alıp işini en layıkıyla yerine getirdiği için.ha normali bu değil mi kardeş derseniz,normali bu ama bu ülke bu gözler 'al maaşı salla başı' mottosuyla gün geçiren o kadar çok isim gördü ki hawkins'in normal davranışı onu bir anda hem bjk'nin hem cimbomun kaptani yapacak kadar değerli hale getirdi.
hal böyle olunca ben hawkins'e ve oyununa saygi beslemeye devam ettim.sevgi bitmiş olabilirdi ama saygıyı haketmeyecek bir durumu da yoktu.taa ki bir takımın sisteminin en kilit adamı ve o takımın kaptanı olmasına rağmen kendi insiyatifiyle 'keyif verici' madde kullanmasına kadar.bu haberin ögrenildiği andan itibaren kendisi benim gözümde tüm saygısını yitirmiştir ve dalga geçilecek statüye yükselmiştir.sen kendine saygı duymazsan biz napabiliriz ex-kaptan?
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa
Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan
Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen
Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.
Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil